Kaptan
James Cook ve onun ünlü gemisi Endeavour hakkında bir yazı. Büyük Okyanus'u adım adım keşfederek
yeni ülkelerin doğmasına neden ünlü kaşifin yeni toprakları bulma ve
isimlendirme süreci oldukça ilgi çekici. İngiltere Kraliyet Donanması'nın en
genç kaptanlarından birisi olan Cook, kısa zamanda usta bir denizci olduğunu
kanıtlamıştı.
Endeavour, Tahiti'nin
geride kalmasından bir ayı aşkın bir süre sonra küt pruvasını Pasifiğin
dalgaları üzerinden aşırıyordu. Dört bir yanında dünyanın en büyük ıssızlığı
uzanıyordu. Geminin aradığı aslında, 100 yıldan uzun bir süre önce Abel Tasman isimli bir Hollandalının
bir haritaya attığı bir çizikten ibaretti. Eylül 1769 sonlarında, Cook'un
mürettebatı umut verici işaretler görmeye başladı. Sular daha açık renkteydi ve
daha sığ görünüyordu; üstünde yosunlar yüzüyordu ve midyelerle kaplı odun
parçaları vardı.
James
Cook'un rom motivasyonu
Cook gündüz vakti karayı
gören ilk adamına bir galon, gece görene de iki galon rom vaat etti. 6 Ekim'de
direğin ucundan gelen incecik bir ses, ödülü 12 yaşındaki Nicholas Young'ın
kazandığını müjdeliyordu. Yeni Zelanda'da Poverty Koyu'nun güneybatı girişini
görmüştü ve James Cook onun onuruna buraya "Young
Nick's Head" (Genç Nick Burcu) adını verdi. 370 tonluk Endeavour Whitby'de
çalışan bir kömür gemisiydi ve İngiltere'nin doğu kıyıları için yapılmıştı.
Kaptanı da Yorkshire doğumluydu; genç yaşta doğu kıyısındaki kömür ticareti
işine çırak olarak girmişti.
Doğuştan denizci olan
Cook 1755'te, 26 yaşındayken Kraliyet Donanması'na girdi. 29'una geldiğinde 64
toplu HMS Pembroke'un kaptanı oldu. Cook İngiltere ile Fransa arasındaki Yedi
Yıl Savaşı (1756-1763) sırasında ve General James Wolfe'un Quebec harekatın da
Saint-Lawrence Irmağı'nda hazırladığı haritalar ve yaptığı ölçümlerle kendini
gösterdi. Newfoundland çevresindeki araştırmalar James Cook'un denizcilikte
olduğu kadar araştırmacılıkta da başarılı olduğunu gösterince, Kraliyet Deniz
Kuvvetleri onu daha büyük görevler için düşünmeye başladı.
James Cook için
düşündükleri görev Tahiti'ye gitmek üzere Dünya ile Güneş arasındaki uzaklığı
belirlemek amacıyla Venüs'ün güneşin önünden geçişini gözlemlemekti. Cook'un
ekibinde bir gökbilimcinin yanı sıra, aralarında doğa bilimci Joseph Banks'in
görevi yolculukta keşfedilen bitki ve hayvanları kaydetmekti. Ayrıca Cook'a
gizli emirler veren bir de paket verilmiş, görevinin ilk kısmı tamamlanana dek
açmaması söylenmişti.
Terra
Australis Incognita
Endeavour 1768 yılında 94
adamla Plymouth'tan denize açıldı. İskorbüt hastalığının uzun bir yolculukta
yol açacağı hastalık ve ölümlerin bilincinde olan Cook, her fırsatta taze sebze
ve et alınmasında ısrar ediyordu. Tahiti'ye kadar sekiz ay süren yolculukta hiç
kimse hasta olmadı.
Gemiciler denizden
bezmişti, Tahiti'yse bir cennetti. İnsanları kaygısız, kadınların çoğu çekici
ve istekliydi. Ancak kısa sürede mürettebat arasında bel soğukluğu yayılmaya
başlayınca, Cook bunun daha önceden adaya gelmiş beyazlardan kaynaklanmış
olacağını düşündü. Cook Venüs'ün geçişini gözlemledikten sonra gizli emri açtı.
Güneye, "büyük bir toprak parçasının ya da bir kıtanın bulunduğunu
düşündürecek gerekçelerin var olduğu 40° enlemine kadar inmesi isteniyordu.
Kraliyet Deniz
Kuvvetleri'nin edindiği bilgiler kısmen bir Terra Australis Incognita, yani "bilinmeyen güney toprakları"yla
ilgili kuramlardan kaynaklanıyordu. Coğrafyacılar, kuzey yarım küredeki kara
kütlelerini dengelemek için güneyde böyle bir karanın olması gerektiğine
inanıyorlardı. Eğer Cook kıtayı bulursa toprağını, hayvanlarını, bitki ve
madenlerini ve ticaret olasılığını inceleyecekti. Yoksa, batıya dönüp başka yerlerin
haritasını çıkaracaktı.
Yeni
Hollanda ve Yeni Gine
James Cook bir Tahiti
yerlisini tercüman olarak yanına alıp güneye doğru yelken açtı. Ancak
haftalarca gidip de hiçbir toprak parçasına rastlamayınca, Yeni Zelanda yönüne
döndü. Adanın çevresini dolaşınca aslında iki ada olduğu anlaşıldı ve altı ay
süreyle bölgenin haritası çıkarıldı. Cook Yeni Zelanda'nın karlarla kaplı
dağlarına ve aşağıdaki ormanlarına inen buzullarına hayran kaldı. Banks iyice
sıyrılmış bazı insan kemikleri buldu. Bu, Maorilerin yamyamlığının kesin
kanıtıydı.
Ölçümler tamamlandı. Cook
aldığı emre uyarak Büyük Güney Kıtası'nı bulmak ve sonra da Ümit Burnu
üzerinden eve dönmek üzere batıya doğru devam etti. Üç hafta sonra karayı
gördü. Burası Yeni Hollanda'nın doğu kıyısından başka bir yer olamazdı. Bölgeye
daha sonra Avustralya denecekti ama
o zamanlar, 1606'da Kaptan Jansz'ın ilk kez görmesinden sonra Hollandalıların
batı kıyılarına pek çok yolculuk yapmış olmaları nedeniyle böyle anılıyordu.
28 Nisan 1770'te, bir
hafta kıyı boyunca kuzeye gidildikten sonra, bir koy ve arkasında dağınık
okaliptüs ağaçlarıyla dolu bir ova görüldü. Banks öyle çok bitki buldu ki, Cook
buraya Botany Koyu adını verdi.
Ardından hemen hemen 3200 km boyunca titiz ölçümler yapıldı. Endeavour Büyük
Set Refisi'nde sıkışıp delindiğinde az daha bir felaket yaşanacaktı. Üstün
denizcilik becerisiyle gemi kurtarıldı. Onarım için gereken altı hafta için
Banks, yerlilerin "kanguru"
dediği dev tavşanlara benzeyen hayvanları ilk kez gördü.
James Cook kıyıyı izleyerek adanın en kuzey ucunu döndü ve buraya York Burnu adını verdi. Yeni Hollanda ve Yeni Gine'nin ayrı toprak parçaları olduğunu kanıtlamıştı ve bu durum şerefine Yeni Hollanda'nın doğu kıyılarına İngiltere adına el koydu. Gemi üç yılın ardından, Temmuz 1771'de eve döndü. Yeni bir kıta bulunmasa da ölçümler yapılmış, yeni bitkiler ve hayvanlar keşfedilmişti. Cook Eskidünya'nın dikkatini Pasifiğe çekişti. Bu büyük bereket kaynağının nasıl kullanıldığıysa, henüz tamamlanmamış bir hikayedir.
James
Cook başka neler buldu?
Cook Temmuz 1771'de ilk
yolculuğundan döner dönmez yeniden gitmek istediğini bildirdi. "Yeni
Hollanda"nın güneyinde bir kısa olduğu düşüncesi Kraliyet Deniz
Kuvvetleri'nin çok ilgisini çekiyordu. Resolution ve Adventure isimli iki gemi
yeni bir sefer için donatıldı.
17 Ocak 1773'te James
Cook Güney Kutup Dairesi'ni geçti ve 67°16' enlemine ulaştı. Burası daha önce
kimsenin gitmediği kadar güneydeydi ama yine kara bulunamadı. Ekim 1773'te
tekrar güneye yelken açtı ve Güney Kutup Dairesi'ni iki kez geçti. Hala kara
yoktu. Güney ufkunun gerisinde yalnızca Antartika vardı ama Cook o buzlu
enlemlerde bir kıta varsa bile ekonomik açıdan pek az önemi olacağını
biliyordu.
Bir başka soru da,
Kanada'nın üstünden bir kuzeybatı geçidiyle Çin'e açılan bir deniz yolunun olup
olmadığıydı. XVI. yüzyıldan beri pek çok kaşif böyle bir yolu aramıştı. Cook bu
amaçla 14 Temmuz 1776'da Büyük Okyanus tarafından yola çıktı. Bir kez daha
Resolution'daydı ama bu sefer Discovery de ona eşlik ediyordu.
Cook önce Güney Denizi adalarına gitti, oradan Alaska'ya yöneldi. Yolda Hawaii takımadalarını keşfedip Sandwich Adaları adını verdi. Sonra Kuzey Kutbu buzullarına kadar gitti, ama aradığı geçidi bulamadı. Güneye döndü ve kışı büyük saygı gördüğü Hawaii'de geçirmeye hazırlandı. Ancak Discovery'den çalınan bir filika yüzünden münakaşa çıktı. İzleyen arbedede Cook öldürüldü. Mürettebatı büyük zorlukla kaptanlarının cesedinden kalanları ele geçirip denize defnettiler.
Mahkumlar
neden Avustralya'ya gönderildi?
Suçluları ve siyasi
açıdan istenmeyenleri adadan göndermek fikrinin doğuşu, İngiltere'nin onları
gönderebilecek topraklar edinmesiyle aynı döneme rastlar. 200 yıl boyunca on
binlerce suçlu fiilen köle olarak Amerika topraklarına ve Batı Hint Adaları'na
gönderildi. Hapishaneler aşırı kalabalıktı. Mahkumların nakli bu sorunu
hallediyor ve ucuz iş gücü sağlayarak sömürgelerin gelişmesine katkı
sağlıyordu. Sonuç olarak yankesiciler, soyguncular, Jasobusçu isyancılar,
İrlandalı asiler ve koyun hırsızları, denizaşırı ülkelere yerleşen ilk
İngilizler oldular.
Amerika'nın bağımsızlığı
bir krize yol açtı. Genç cumhuriyet artık mahkumları istemediğinden, Kaptan
Cook'un keşifleri Tanrı'nın bir armağanı olarak görüldü. Banks Parlamento'ya
Botany Koyu'na yerleşilmesini önerdi, İngiltere'nin mahkumlarını göndererek aynı
zamanda kalabalık hapishaneler sorunun da çözmüş olacağına işaret etti..
Bölgedeki çam ağaçları ile ketenin Pasifik'te ticaret yapan gemilere seren ve
yelken sağlaması da ek bir avantajdı. Böylece 1786'da Botany Koyu'nun
Avustralya'daki ilk mahkum kolonisi olması karara bağlandı.
Avustralya
nasıl gelişti?
11 mahkum gemisinden
oluşan ilk filo 18 Ocak 1788'de Botany Koyu'na vardı. Vali Arthur Philip de
dahil herkes Kaptan Cook'un anlattıklarından, gerisinde bereketli çayırlarına
bulunduğu güzel bir liman görmeyi bekliyordu. Ancak onun yerine ufka kadar
uzanan okaliptüs ağaçlarıyla bezenmiş bir çalılık arazi gördüler.
Philips hemen daha iyi
bir yerleşim yeri bulmak üzere yola çıktı. Yakınlardaki bir burun, Cook'un
hakkında yalnızca tahmin yürüttüğü bir manzarayı gizliyordu: "Dünyanın en
güzel limanlarından biri, içinde bin gemi bile tam bir güvende olur." 25
Ocak'ta Port Jackson'a yelken açtı ve ertesi gün, adını ilk filoyu gönderen
sömürgeler bakanından alan Sydney Koyu'nda mahkumlar kolonisini kurdu.
İlk yıllarda hasat
kaldırılamadı ve yiyecek sıkıntısı çekildi. 1790'da yeni mahkumlar geldi.
Yarısı çalışamayacak kadar hastaydı. Philips gittikçe artan kayıtsızlığa karşı
iyi davranışları toprakla ödüllendirmeye başladı. 1791'de bir çiftçi kendi
kendine yeter hale geldiğini duyurdu ve Philip ona daha fazla toprak verdi.
1792 sonlarında nüfus 3500'e ulaşmıştı. Aynı yıl Philip 62 kişiye toprak verdi
ve 700 hektar ekildi. Bu genç koloni tutunacak gibi görünüyordu.
Yeni
Zelanda'ya ne zaman yerleşildi?
Mahkum sömürgeciler Sydney'ye yerleşmeye başlar başlamaz fok ve balina avcıları ile ticaret gemileri Yeni Zelanda açıklarında demirlemeye başladı. Bu gemilerde sık sık Maoriler çalıştırılıyordu ve çok geçmeden onlar da Sydney'de bildik tipler oldular. Hongi Hika isimli bir şef İngiltere'ye gidince orada hediyelere boğuldu. Sydney üzerinden dönerken, almış olduğu hediyeleri tüfeklerle değiş tokuş etti. Evine döndüğünde yeni silahlarıyla Kuzey Adası'nda kabile savaşlarını başlattı.
Yeni Zelanda'yı keşfeden
ilk beyazlardan biri, 1814'te gelen Samuel Marsden isimli bir misyonerdi.
1830'ların sonlarında yeni yerleşmeler, Edward Gibbon Wakefield'ın planlarına
göre gelişti. Wakefield İngiliz sınıf sistemini yansıtan, kendi kendini yöneten
toplumlar kurmak istiyordu. Fikirlerini yaymak üzere Yeni Zelanda Kumpanyası'nı
kurdu.
1839'da Wakefield kardeşi
William'ı Cook Boğazı bölgesine gönderdi ve kabilelerden milyonlarca hektar
toprak satın aldı 1840'da İngiliz Valisi William Hobson ile 512 kuzeyli şef
Waitangi Antlaşması'nı imzaladılar. Bu antlaşma bir yandan İngiltere'ye
hükümranlık hakkı verirken, Maorilere de İngiliz tebaası olarak tüm hakları
tanıyordu.
Aynı yıl Wakefield'ın
toprak sattığı ilk 1000 yerleşimci Wellington bölgesine geldi. Kısa sürede
Maorilerin yaşamlarını altüst ettiler ve pek çok acıya yol açtılar. Bu
anlaşmazlıkların zaman için çözümlenmesiyle yeni bir ulus doğacaktı.
İNSTAGRAM SAYFAM: https://www.instagram.com/denizlerdendenizlere/
Yorumlar
Yorum Gönder