Umur Bey'in bu dâhice hareketi İstanbul'un fethinde Fatih Sultan
Mehmet'e ilham kaynağı oldu. Türk Tarihi'ni derinlemesine inceleyen Fatih
Sultan Mehmet de¸ Umur Bey'den 115 yıl sonra Haliç'e¸ gemilerini karadan yürüterek
indirdi. Haliç'in ağzına çektikleri kalın zincire güvenen Bizanslılar¸
sabahleyin Türk Donanması'nı karşılarında görünce son umutlarını da yitirdiler.
Malazgirt Zaferi'nden sonra 1077'de Çavuldur
Boyu tarafından fethedilen İzmir'de¸ Bizans tutsaklığından kurtulan Çaka
Bey tarafından 1081'de ilk Türk Denizci Beyliği kuruldu.
Bizans'ın içten içe yıkıldığını gören Çaka Bey¸ "Üçlü Kıskaç" dediği
bir plânla Bizans'ı ele geçirmeye çalıştı. İzmir¸ Çaka Bey'in büyük deniz proje
ve girişimlerine sahne oldu. Her zamanki gibi Bizans entrikaları galip geldi ve
Çaka Bey'in büyük hayalleri başarısızlıkla sonuçlandı.
Umur Bey
Aydınoğulları'nın kurucusu olan Mehmet
Bey'in beş erkek bir de kız çocuğu vardı. Hızır¸ Umur¸ İbrahim
Bahadır¸ Süleyman ve İsa Beyler ile Hanzade Sultan'dır. İçlerinden
en yeteneklisi ve aktif olanı Umur Bey'dir. Umur; "işler¸
yükümlülükler¸ görevler" anlamındadır. Umur Bey'in İslâmî lakabı; Bahaüddün olup¸ "dinin
güzelliği" anlamına gelir. Umur Bey 1309 yılında Leşkerieli'nde
doğdu. Ayasulug-Efes Emiri olan amcası Osman¸ doğduğu sırada orada bir tersane
kurup¸ gemi yapımına başladı. Mehmet Bey'in ikinci çocuğu olduğu halde¸ dönemin
en iyi hocalarından dersler aldı. 12 yaşında silâh kullanmaya başlayan Umur
Bey¸ uzun boylu¸ sağlam yapılı¸ güçlü¸ heybetli tavırları ile dâhiyane bir
görünüme sahipti.
Deryalar Fatihi
Aydınoğlu donanmasına komuta eden Umur
Bey¸ denizci olarak büyük şöhret kazandı. Saruhanoğlu Süleyman Bey ile
birleşerek bir donanma kurdu. Gaziemir'den doğup İzmir Körfezi'ne dökülen
Kızılçullu Deresi'nin Gaziemir ile Şirinyer arasındaki
bölümünde ilk tersanesini oluşturdu. Bu tersanede imal
ettirdiği kadırgalar 30 santimetre derinliğindeki suda bile ilerleyebilen
efsane oldu.
İzmir Kalesi ve limanını 1328'de Cenevizliler'den alan Umur Bey ertesi yıl 8 gemilik bir filo ile denize açıldı ve Çanakkale Boğazı'nda ilk savaşını yaptı. 1329'da Menteşe¸ Ayasulug ve Saruhan Beyleri'nin deniz kuvvetleri ile Adalar Denizi'ni Hıristiyanların birleşik donanmasına dar ettiler. Umur Bey'in küçük filosu¸ gittikçe büyüdü. 1329'da¸ yanında İbrahim Bahâdır Bey olduğu halde¸ Bozcaada'ya çıktı. 1330'da 45 gemi ile Sakız'a baskın yaptı. 1333'te Umur Bey'in kumandasında Eğriboz seferinde Venedikliler ile savaşan müttefik Türk Donanması 250 gemiden oluşuyordu. Umur Bey aynı yıl içinde 170 gemi ile Yunan kıyılarına gitti. Karaya çıkardığı akıncılar Atina kapılarına dayandılar. 1334'te Aydınoğullarına hükümdar oldu.
Gemilerin Karadan Yürütülmesi
1335'te 276 gemi ile Mora'ya gitti.
1336'da Foça'da İmparator Kantakuzen ile buluştu. 1338'de 350 gemi
ile Korent üzerine yöneldi. Bu seferinde 50 büyük gemiyi Korent civarına
bıraktıktan sonra 300 gemisini karadan yürüterek Patras körfezine geçirdi. Sonra
aynı yoldan geri döndü. Bu yüzden eski tarihlerimizde Korent Limanı'na
Umur Bey Limanı denilir.
Umur Bey'in bu dâhice hareketi İstanbul'un
fethinde Fatih Sultan Mehmet'e ilham kaynağı oldu. Türk Tarihi'ni
derinlemesine inceleyen Fatih Sultan Mehmet de¸ Umur Bey'den 115 yıl sonra Haliç'e¸
gemilerini karadan yürüterek indirdi. Haliç'in ağzına çektikleri
kalın zincire güvenen Bizanslılar¸ sabahleyin Türk Donanması'nı karşılarında
görünce son umutlarını da yitirdiler.
Umur Bey 1339'da Bizans İmparatoru Kantakuzen'in
önerisi üzerine boğazlardan geçerek Karadeniz'e çıktı. Tuna ağzında Kilya
Limanı'na asker çıkararak Eflak arazisine akın yaptı. Bu seferde şimdi Beykoz'da
"Umur Yeri" denilen yeri üs olarak kullandı. Umur Bey
dostu Kantakzen'e yardım etmek için 1342'de İzmir'den 380 gemilik donanmasına
29.000 asker yükleyerek Meriç Nehri ağzına çıkardı. Böylece Anadolu'daki
Türkler ilk kez Avrupa kıtasına ayak bastı. 1329'daki 8
gemilik küçük filosunun 12 yıl içinde 380 gemilik bir donanmaya
dönüşmesi¸ büyük bir başarıydı. Dimetoka'yı Bulgarlar'dan alıp
müttefiki İmparator'a verdi. Ertesi yıl¸ 1342'de İmparator¸ rakibi
Paleologoslar'a karşı tekrar Umur Bey'den yardım istedi ve bu suretle Türk
hükümdarını¸ Bizans'ın dâhilî işlerine karıştırmış oldu. Gazi Umur
Bey¸ Rumeli'ye geçip¸ İmparatora istediği yardımı yaptı.
Haçlı Harekâtı ve Umur Bey
Anadolu'ya karşı ilk Haçlı seferi Umur Bey'i
durdurmak için düzenlenmiştir. Haçlı Seferleri tarihsel bağlamda iki dönem
şeklinde ele alınır. İlki Kudüs'ü İslâm dünyasından almak için düzenlenen Haçlı
Seferleri ikinci ise¸ Osmanlı'nın Balkanlardaki faaliyetlerini önlemek için
düzenlenen Haçlı Seferleri'dir. Fakat Anadolu'ya karşı da Haçlı Seferleri
düzenlenmiş¸ Anadolu'daki beyliklerin uçlarda yayılmaları papalığın
girişimleriyle önlenmek istenmiştir. İzmir ve civarının İslâmlaşması papalığın
dikkatinden kaçmayarak Türklere karşı bir Haçlı ittifakı kurulması için Venedik
korsanı görevlendirilmiştir.
Umur Bey¸ 1341 yılında yine denize açılarak¸
Ege Denizi'nde yabancı bayraklara korsan yataklığı yapan adaları vurmuş ve
Kıbrıs sularına kadar inerek Türk ticaret filolarını tehdit eden Kıbrıs
Filosu'nu da yıpratmıştır. 1342 yılında yine aynı maksatla bir sefere çıkan
Umur Bey¸ bu sefer de Girit sularına kadar uzanarak korsan yatağı haline gelen
Venedik Limanlarını tahrip etmiştir. Umur Bey'in bu iki deniz akını üzerine¸
başta Kıbrıs Kralı olmak üzere Ege Denizi'ndeki Hıristiyanlar¸ baskısını
gittikçe arttıran Türklere karşı yine bir güç birliğine giderek Umur Bey'e
karşı büyük bir Haçlı birliğinin sağlanması için Papa VI. Clement'le
anlaşmışlardır. Bu sırada Umur Bey'in Bizans işlerine; Bizans'ın kaderini
etkileyecek kadar müdahale etmesi de Haçlı Hareketi'ni körükleyen nedenlerden
birisi olmuştur. 1341 yılında Bizans İmparatoru III. Andronikos'un ölümü
Bizans'ta taht kavgasına yol açmış¸ İmparatoriçe Anne de Savoie¸ Başvezir
Kantakuzenos'a karşı mücadeleye girişince¸ Kantakuzenos da Dimetoka'da
imparatorluğunu ilan etmiştir. Böylece İmparatoriçe'nin bulunduğu İstanbul ile
Dimetoka karşı karşıya gelmiş¸ Bizans'ta bir iç kavga başlamıştı. Kantakuzenos¸
İmparatoriçenin kuvvetleri tarafından kuşatılınca¸ Trakya'daki siyasi durumu
Umur Bey'e bildirerek kendisinden yardım istemiştir.
Haçlı Hareketi Umur Beyin Karşısında
Umur Bey¸ Bizans'ı ele geçirmenin ihtirası
içinde fırsat kollayan Sırp Kralını emeline ulaştırmamak için¸ Kantakuzenos'a
yardım etmek sureti ile Bizans'ın geleceğine hükmetmeye karar vermiştir.
Planlarını buna göre hazırlayan Umur Bey¸ 29.000 savaşçı ve 380 parçadan oluşan
bir armada ile 1342 yılı sonlarında İzmir'den Trakya'ya doğru yola çıkmış¸
Meriç ağzında askerlerini karaya çıkararak Dimetoka'ya yürüyerek ve şehri
kuşatmış bulunan Bizans ve Bulgar kuvvetlerini dağıtmıştır.
Umur Bey'in işe karışması ile durumun
birdenbire aleyhine döndüğünü gören İmparatoriçe ise; Papa'dan¸ Ege Denizi'nde
karşı konulamayacak kadar tehlikeli bir kuvvet haline gelen ve Bizans'ı rahat
bırakmayan Umur Bey'e karşı Haçlı Hareketi oluşturma çabasına girmiştir. Ön
Asya'nın en kudretli hükümdarı ve amirali olarak şöhretin zirvesine ulaşmış
bulunan Umur Bey¸ tek bir devletin gücü ile yenilmesi mümkün olmayan bir kuvvet
haline gelmişti. Papa¸ Umur Bey'e karşı Hıristiyan güçlerini birleşmeye davet
ederek bir Haçlı Hareketi'ne girişmiştir.
Haçlı Donanması'nı oluşturan gemiler 1344
yılı baharında Eğriboz Adası'nın Halkis Limanı'nda toplanmışlardır. Haçlı Donanması'nın
asıl kuvvetini 4'ü Papalık¸ 4'ü Kıbrıs Krallığı¸ 6'sı Rodos Şövalyeleri¸ 6'sı
Venedik Cumhuriyeti'ne ve 6'sı Ege Denizi'ndeki Ceneviz Kolonilerine ait olmak
üzere 26 güçlü kadırga teşkil etmekteydi. Diğer sınıf savaş tekneleri ile
nakliye gemilerinin miktarı ise bilinmemektedir. Bu büyüklükteki Haçlı
Donanması'nın 1344 yazında Eğriboz Adası'ndan İzmir'e doğru hareket etmesi ile
Ege Denizi'ndeki deniz gücü dengeleri de bozulmuştur. Ege Denizi'nde dağınık
olarak dolaşan¸ ancak Haçlı Donanması'na karşı birleşen 40 parçalık küçük
Aydınoğulları gemileri¸ bu büyük kadırgalar tarafından yenilgiye uğratılmıştır.
Haçlı Donanması; 1344 Haziran'ında büyük bir intikam hırsı ile İzmir Limanı'na
girmiş¸ limandaki müdafaayı kırarak limandaki gemilerin bir kısmını ve
tersaneyi yaktıktan sonra Liman Kalesi'ni karadan ve denizden kuşatmıştır. 4
aylık bir mücadelenin sonunda bir gece iki kölenin ihaneti ile açılan kale
kapısından içeri giren Haçlılar Liman Kalesi'ni ele geçirmişlerdir.
Umur Bey¸ hafif bir kara kuvvetini öne
sürerek Haçlıları kaleden İzmir Ovası'na çektikten sonra pusuda beklettiği esas
kuvvetleri ile Haçlıları sarıp¸ başta başkomutanları olmak üzere birçok şövalye
ve asilzade ile binlerce haçlıyı kılıçtan geçirmiştir. Ancak kaçarak kaleye
sığınma fırsatı bulabilenler kurtulabilmişlerdir. Bu şekilde İzmir'de
tutunamayacaklarını anlayan Papa VI. Clement¸ Umur Bey'e karşı Haçlı
Hareketi'ni tazelemek için bütün Avrupa hükümdarlarını İzmir'i savunmak üzere
“Din Savaşı”na çağırmıştır. Bu şekilde yeniden düzenlenen 26'sı kadırga olmak
üzere 76 parçalık Haçlı Donanması 15.000 savaşçı asker ile 1346 yılı
Haziran'ında İzmir'e gelerek Liman Kalesi'ni takviye etmiştir.
Umur Bey Şehit Düşüyor
Türk Denizciler ise Haçlılarla yaklaşık 4 yıl
süren mücadelelerin sonunda Efes Tersanesinde yeniden inşa ettikleri
filolarıyla Aydınoğulları Beyliği'nin sarsılan iktisadi gücünü beslemek üzere
Ege Denizi'ndeki düşman hedefleri vurarak ganimet ve esir toplamaya
başlamışlardır. Umur Bey¸ kara cephesindeki bütün hazırlıklarını tamamlayarak
önce kaleyi kuşatıp ardından da hücuma geçmiştir. Kalenin ele geçirilmesine çok
az kala atılan bir okun isabet etmesi ile Umur Bey 1348 yılının Mart ayında
şehit olmuştur. Bu olay Türk güçleri arasında karmaşaya yol açmış¸ İzmir'e Haçlı
akınını hızlandırmıştır. Umur Bey'in şöhretinin sebep olduğu korku yüzünden bu
haçlı harekâtına katılmaktan çekinenler de akın akın İzmir'e gelmeye
başlamışlardır.
Umur Bey'den sonra Aydınoğulları Beyliği'nin
başına geçen kardeşi Hızır Bey¸ mücadele yerine anlaşmayı tercih ederek
Haçlılar ile anlaşma imzalamıştır. Barış antlaşmasının en ağır maddesini
Aydınoğulları Beyliği'ni bir deniz kuvvetinden yoksun bırakmaya mahkûm eden
bölümü teşkil etmekteydi. Aslında Haçlı Hareketi'nin başlıca hedefi de bu idi.
Böylece Umur Bey'in öncülüğünde meydana gelen Türk Denizciliği ciddi bir darbe
yemiştir. Umur Bey'den sonra Aydınoğulları denizciliği eski gücünü koruyamadı.
Beyliğin toprakları da Yıldırım Bayezid döneminde Osmanlı Devleti'ne
katıldı. Türk Denizciliği ise Osmanlı döneminde zirveye doğru yükselmeye
başladı.
TAKİP EDİP YORUM YAPARSANIZ SEVİNİRİM SAĞLIKLA KALIN :)
İNSTAGRAM SAYFAM: https://www.instagram.com/denizlerdendenizlere/
Yorumlar
Yorum Gönder